Logo

Haluk Yavuzer- Çocuk Eğitim El Kitabı

Haluk Yavuzer- Çocuk Eğitim El Kitabı


Haluk Yavuzer- Çocuk Eğitim El Kitabı

Hamileyken okuduğum annelik, bebek bakımı, çocuk psikolojisi tarzı kitaplardan sonra anladım ki; bu iş sadece kitaplarda anlatılanlarla öğrenilecek ezbere bir iş değil. Bir kere her anne, her çocuk, her aile, her yaşam birbirinden farklıyken okuduğumuz şeyi bunları göz ardı ederek uygulamak ne derece doğru olur?
Öncelik, kalbinizin ne dediğini duyabilmekte. Kitapta öğretilenlere kalbinizden onay geliyorsa bence doğru yoldasınız.
Haluk Yavuzer’in kitaplarında anlatılanlar kalbimin ve zihnimin sesiyle uyum içerisinde olduğu için keyifle okuyorum. Çocuk Eğitim El kitabı da diğer kitapları gibi kendime ve Emir’le olan ilişkimize dair çok şey bulduğum, ufkumu genişleten bir kitap oldu. Bahsi geçen eğitimden anladıklarımı 5 maddede kısaca özetleyecek olursam:
1, Dinlemek;
Kitap “Çocuğuna gerçek servet bırakmak isteyen anne-baba ona iyi dinlemeyi öğretir” diye başlıyor. Çocuklarımızı önyargılarla etiketlendirmeden önce karakteri, davranışı ya da her ne olumsuzluk varsa öncelikle onu kabullenerek ilk ve en önemli kısmı halletmiş oluyoruz. Sonrasında da çocuğa kulak vererek, duygularını onaylayarak onları “gerçekten” dinlemiş ve doğru bir iletişime geçmiş oluyoruz.
2, Olumlu Düşünmek;
Bu bölümde paylaşılan gözlemler beni çok etkilemişti. Kısaca; ümit dolu bir hayat tarzı benimseyen ebeveynlerin çocukları da bu durumdan etkilenip kaygılı anlarda bile kendilerine bir çıkış kapısı bulacak yeterlilikte ve güçte hissediyorlar. Hiç uzağa gitmeye gerek yok kendinizi düşünün, anneniz ya da babanız üzgün, umutsuz ve çaresizken siz ne kadar güçlü olabilir ve ayakta kalabilirsiniz?
3; Beden Dilini Kullanmak;
“Bazı araştırma bulguları, psikosomatik hastalıkları olan kişilerin yeteri kadar yakın bedensel temasla, sevilme deneyimine sahip olmadıklarını, öpülüp kucaklanmadıklarını ortaya koymuştur”
Hepimiz çocuklarımızı çok seviyoruz buna şüphe yok. Önemli olan o sevginin ne kadarı çocuğa geçiyor? Emin mi sevildiğinden? Yoksa şüphe mi duyuyor? “Hastanede karışmış” şakasına inanan çocuklar vardır, duymuşsunuzdur. Yani, anne baba sevgisini o kadar geçirememiştir ki, çocuk kendisinin başka bir anne babaya ait olduğunu düşünecek kadar yalnızlaşmıştır. Bu durumda biz ne yapıyoruz onu düşünelim. Gözlerinin içine bakarak onu ne kadar sevdiğimizi anlatıyor muyuz? Öpüp, koklayıp yanına kıvrılıyor muyuz? Hatası ve ya kusurundan dolayı sevgimizden bir şey eksilmediğini belirtiyor muyuz?
4;Disiplin
Disiplin denilince aklımıza ceza ya da bir takım katı kurallar gelsede aslında disiplin kabulleniş ve hoşgörüyle rahatsız olunan davranışı değiştirme anlamına geliyor.
Emirle olan ilişkimizden bir örnek vererek durumu şöyle pekiştirebilirm;
Kendilerinin, koltuk minderlerini yerlere atıp üzerinde zıplamak, kaydırak yapmak, çadır kurmak gibi çeşitli oyunları var. Bu oyunları misafir olarak gittiğimiz evlerde de yapmaya başlayınca işin rengi değişti. Böyle bir durumda disiplini nasıl sağlayacağız?
“Koltuk tepelerinden inmeyen bir yaramaz” etiketi yerine durumu hoşgörüyle kabul ediyoruz. Kabullenişten sonra bu davranışın sebebini düşünüyoruz.
Ne olabilir? Evde oynadığı bu oyunu, başka yerde oynamaması gerektiğinin ayrımını yapamıyor olabilir. Bu ayrımı yapmasına yardımcı olmakta benim görevim olduğuna göre…
İlk olarak evde oynarken ona bu oyunun sadece kendi evimizde oynandığını, başka evlerde oynamanın doğru olmadığını sık sık hatırlattım. İkinci uyarıyı misafirliğe gitmeden önce kapıda yaptım. Aynısını gittiğimiz evin kapısının önünde de tekrarladım. Maksat malum davranış sergilenmeden yapabileceğimiz tüm uyarıları yapmak. Eğer içeri girdiğimde istemediğim o davranışı sergiliyorsa, dikkatini başka oyunlara çekerek bir daha tekrarlarsa evimize döneceğimizi söyledim. Koltuk tepelerinde zıplamak kadar eğlenceli başka oyunlar olduğunu da keşfetmesine yardımcı oldum. ( Psikoloğumuzdan öğrendiğim bu bu üç aşamalı uyarı stratejisini ihtiyacı olan annelere tavsiye ediyorum)
Sonuca gelecek olursak, artık bu durumu yaşamıyoruz diyebilirim. Bir kaç denemeden sonra doğru sonuca ulaştık. Bu yolu takip edersek temelinde kabullenişin olduğu ve sevgiyle inşa edilmiş bir disiplin tarzı geliştirmiş oluruz.
5, Güven;
Herşeyin temelinde olduğu gibi güven duygusunun temelinde de öncelikli olarak doğru iletişim yatıyor. Yani; onun sevgi, ilgi gibi tüm ihtiyaçlarını fark edip zamanında karşılamak. Hatalarına rağmen sevildiğini hissettirmek. Aslında buradan bakınca hepsi birbiriyle bağlantılı maddeller. Örneğin; yukarıda bahsettiğim disiplini katı ve kuralcı şekliyle uygulamak çocukta hem güven duygusunun oluşmasını zorlaştırıyor, hem de kendi benliğini değerlendirmekte güçlük çekiyor. Kendini değerli bir varlık olarak görmek yerine, değersiz ve güvensiz hissediyor.
Ben beş başlıkla özetledim ama kitap okuyup, içselleştirebileceğimiz farklı bir çok başlık içeriyor. Neyi yapıp, neyi yapmamamız konusunda yapılan çizimler de kitaba ayrı bir hoşluk katmış. Hatta bazı bölümlerde ne yapılması konusunda fikirlerinizi yazmanız açısından boşluklar bırakılmış. Bir nevi alıştırma gibi de düşünebilirsiniz.
Kolay anlaşılan, akılda kalıcı, örnekli, alıştırmalı, dolu dolu bir kitap.
Okuyalım, uygulayalım.