Mucize
“Ne kadar insanız?”
Bir film düşünün ki size sürekli bu soruyu sorduruyor.
Filmin adı Mucize. Yüzünde genetik bir bozuklukla doğan “mucize” Auggie’nin hikayesi.
Duygusal, samimi ve bir o kadar da gerçek bir hikaye bu.
İnsani duygulara eriştiğinden sanırım, empati yokuşunu nefes nefese çıkmaya çalışırken gözlerinizden de bir kaç damla yaş süzülüveriyor.
Hikaye hüzünlü ama sizi yormuyor, nazikçe dokunuyor.
Görüntüsünden dolayı dışlanan Auggie’nin, uzay kaskını takıp dünyadan ve insanlardan uzaklaşıp başka bir gezegene gitme isteği can acıtıyor.
Hele de mevzu bahis 10 yaşında ki bir çocuksa daha da yakıyor.
Mesajlar çok net.
En belirgini ise; nezaket.
Filmden bir alıntı yapacak olursam : “Haklı olmak ile nazik olmak arasında seçim yapmanız gerektiğinde nazik olmayı seçin.”
Haksızlık pahasına nezaket.
Yani; insanı insan yapan kıymetli bir meziyet.
Film sadece Auggie’nin yaşadıklarından ve hissettiklerinden ibaret değil,
Örneğin ablası Via’nın duyduğu yalnızlık hissi sizi farklı bir açıdan düşünmeye yöneltiyor ki bu da bence filmin ikinci belirgin mesajı;
Bakış açışı.
Özel bir çocuğa sahip olan anne Isabel, duruma öyle bir açıdan bakıyorki ; kendine öyle naif, öyle umutlu bir köşe bulmuşki
birçoğumuzu karanlığa götürecekken onu
“mucize”ye götürüyor.
Kitaptan uyarlanan bu filmi öğretmenler öğrencilerine, ebeveynler çocuklarına izletmeli.
Hatta benim gibi yedi yaş altı bir evlada sahipseniz kitabın masal versiyonu alıp birlikte okuyabilirsiniz.
İyi seyirler&okumalar